NetkoLik
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Net Sarhoslarının Sitesi
 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kürt Sorunu Nedir efendiler?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
NoLeafCLoVeR
Admin

NoLeafCLoVeR


Erkek
Mesaj Sayısı : 227
Yaş : 34
Nerden : Edirne/Enez
İş/Hobiler : Futbol
Ruh halleri : Kürt Sorunu Nedir efendiler? Iyi11
Tuttuğunuz Takım : Kürt Sorunu Nedir efendiler? 15sa4hs
Admin Puanı : Kürt Sorunu Nedir efendiler? Reputationpossscv3
Rep Gücü : 147
Rep Puanı : 3
Kayıt tarihi : 09/06/08

Kürt Sorunu Nedir efendiler? Empty
MesajKonu: Kürt Sorunu Nedir efendiler?   Kürt Sorunu Nedir efendiler? I_icon_minitimeCuma Mart 27, 2009 6:19 am

Kendine sorun çıkartma bakımında bizim ülkemiz herhalde bir numaradır. Yunan sorunu, Kıbrıs Sorunu, Irak sorunu, Ermeni sorunu, Ege sorunu vs. Sorunların bittiği biteceği yok. Üstüne üstlük her gün yenileri açılıyor başımıza. Bir sorunumuz(!) daha var ki, pusuda bekleyen yılan kadar sinsi ve bir o kadar hain. Bu sözde sorunun adı “kürt sorunu.” Kürt sorunu denen şeyi nedense bir türlü çözemedik. Bu sorun acaba ne zaman çözüme kavuşacak? Kürtler ülkemizin doğu kısmını aldıkları zaman mı?

Kürt sorunu diye tasvir edilen bu sorunun ne olduğuna bakmak için ilk önce kürtlerin ne olduğunu ele almak gerekir. Kürtler, Ortadoğu’nun tinerci sokak çocuğudur. Bu bölgede yıllardır tek yaptıkları huzur bozmak, terör yaratmak ve kan akıtmaktır. Bunun böyle oluşundan sadece biz değil, bölge ülkeleri de rahatsızdır. Çünkü kürtler, varlıklarıyla her zaman yakınında bulundukları milletler için tehlike oluşturmuşlardır. Kendilerine “bağımsız devlet” sözü veren herkese inanıp onun kuklalığını yaptıkları için kimsenin güvenmediği kürtler, sonunda Coni’nin Irak’taki petrol bekçiliğini yaparak, zamanında, topraklarında PKK eğitim kampları kurulmasına izin veren İran’ı bile kendisinden nefret ettirdi.

Ortadoğu’nun bu tinerci çocuğu, yıllardır bizim de başımızda ve belki de en çok zararının dokunduğu millet biz olduk. Osmanlı zamanından bu yana hep Türkler için ayak bağı olan kürtler, Kurtuluş Savaşı’nda dahi düşmanlarla (ermenilerle) bir olarak, arkamızdan kuyu kazmışlardır. Cumhuriyet kurulduktan sonra da asla uslu durmamışlar, Türk cumhuriyetinin altını oymaktan bir an geri durmamışlardır.

S.S.C.B. çökmeden önce Ruslar, kendi emperyalizmlerinin maskesi olan komünizmi tek tek bütün ülkelerde yaymaya çalışırken, onların Türkiye’deki kuklaları kürtler olmuştu. Ruslar tarafından kürtlere verilen “bağımsız devlet” sözü, kürtleri iştahlandırmış ve komünizmin hakim olması durumunda kendilerine bağımsız bir devlet kurulacağı ümidiyle esriyip, Türkiye’de komünizmin gönüllü piyonları olmuşlardı. İşe bakın ki o dönemde kürtlerin pek bel bağladığı komünizm dini reddettiği hâlde, mütareke yıllarında en azılı şeriatçılar da yine hep kürtlerden çıkmıştır. Çünkü şeriatçılık da komünistlik de cumhuriyete muhalif düşüncelerdir ve kürtlerin yegâne arzusu, Türklüğün asli unsur olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaktır.

S.S.C.B. çökmeden önce Rus kuklalığı yapan ve Amerikan düşmanlığını kimseye kaptırmayan kürtler, S.S.C.B. çöktükten sonra da Amerikan korumacılığına soyunmuştur. İşte bugün açıkça ortadadır; Amerika’nın, ta cehennemin dibinden gelip işgal ettiği Irak’ta, Amerika’nın çıkarlarını itinayla ve büyük bir samimiyetle savunanlar kürtlerden başkası değildir. Bir etnik grup düşünün ki; yıllardır bir arada yaşadığı insanları, güçlünün yanında olmak ve güçlüye yaranmak adına satmış olsun. İşte kürtler bunu yapmış, yıllardır ekmeğini yediği Irak’ı, Amerikalılara yaranma amacıyla satmıştır. Saddam bunları yıllarca köpek gibi besledi ama Saddam’ın sandalyesine tekme atanlar yine kürtlerdi.

Bu bölgeye sadece huzursuzluk, istikrarsızlık, terör ve arabozuculuk getiren kürtler, durmadan “kürt sorunu” tekerlemesini söylerler. Kürtlerin bir sorun olduğu doğrudur. Çünkü kürtler, bugüne kadar hangi ülkeye girmişlerse, orada mutlaka sorun çıkarmışlardır. Fakat kürtlerin iddia ettiği şekilde, “demokratik çözüm” ile halledilebilecek bir kürt sorunu yoktur. Eğer ortada bir sorun varsa, bu sorun da kürdün varlığıdır, kürdün ta kendisidir.

Kürtlerin, boylarına poslarına bakmadan bizimle masa başında anlaşmak istemeleri gülünçtür. Acaba kürtler, neye dayanarak, nelerine güvenerek devletle anlaşmak istiyorlar? Eğer iki taraf arasında bir anlaşma olacaksa, şartların eşit olması ve iki tarafın da bu işten çıkarının olması gerekmektedir. Oysa kürtler, aralarında hiçbir birlik olmayan, dillerinden tutun da kültürlerine kadar her şeyleri farklı olan, dağ insanlarından farksız bir vahşilikle yaşayan, bırakın medenileşmeyi insanlaşamayan ilkel bir topluluktan başka bir şey değildir. Elinde hiçbir şey olmayan ve bir şeylere sahip olma kapasitesini kesinlikle taşımayan kürtler, koca Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile acaba nelerine güvenerek karşılıklı diyalog talep etmekteler? Kürtlerin dilinden en iyi anlayacak olan, üniformasını gördükleri zaman korkudan dizlerinin bağı çözülen Türk Askeri’dir.

Kürtler şunu kafalarına iyice sokmalılar; şu saatten sonra kanat takıp melek olsalar bile faydası yoktur. Değil demokratik çözüm, karşılıklı konuşmamız bile mümkün değildir. Bu ülke ve bu millet, asla kürtlerin yaptıklarını unutmayacaktır. Irak’ta Yankee’nin memurluğunu büyük bir zevkle üstlenen kürtler, Türkler için ne büyük bir tehlike olduğunu, bir kere daha ispatlamışlardır. Kürtlerin, hiç kimseyle anlaşma yapmayı isteme hakları ve lüksleri yoktur. Zaten kürtler ne sıfatla karşılıklı diyalog istiyorlar bunu da anlayabilmiş değiliz. Anlaşma ve diyalog iki milletin arasında olur. Fakat kürtler millet değildir. Millet olamadıkları gibi, kabileler hâlinde yaşayan, yerleşik hayata geçememiş ilkel Afrika topluluklarından da bir farkları yoktur. Medeniyetin en üst seviyesine ulaşan ve her zaman dünyanın en çağdaş ulusu olmakta kararlı olan Türk Milleti, bu vahşi toplulukla elbette el sıkışmayacaktır. Zaten yaşanan bunca olaydan sonra kürtlerin bunu anlaması gerekirdi.

Dilencinin karnı doymazmış. Kürtler bu sözün en açık bir ispatıdır. Bu ülkede bedava yaşıyorlar, ülkenin bütün kaynaklarından özgürce faydalanıyorlar ama yine de hainlik yapmaktan çekinmiyorlar. İşin tuhafı bazı çevreler, buna karşılık hâlâ kürtleri kazanmamız gerektiğini söylüyor. Acaba bu çevrelerin, kürtleri kazanmanın mümkün olmadığını, aksine her geçen gün artan bir şekilde Türk ve Türkiye düşmanlığı yaptıklarını anlamaları için daha nelerin yaşanması gerekiyor?

Kürt(çü)lerin sürekli gündeme getirip çözülmesini istedikleri uydurma kürt sorununun temel kaynağı, kendi iddialarına göre kürtlerin bu ülkede haksızlıklara uğramasıymış. Tanrı aşkına bu ülkede Türk’e tanınıp da kürde tanınmayan hangi hak vardır? Böyle bir hak olmadığı hâlde kürtlerin peşinde koştukları amaç belli değil midir? Bu amaç, Türkiye’yi bölmekten başka bir şey olabilir mi? Akli selim insanlara göre olamaz.

Başbuğ Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduktan sonra açık bir şekilde “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” demiştir. Milletlerindir dememiştir. Bu demektir ki bu ülkede egemenliğin tek sahibi Türklerdir. Yani kürtler, yatıp kalkıp bu ülkede var olabildiklerine şükretmeleri gerekirken, çıkıp bir de haksızlığa uğramaktan şikâyet ediyorlar. Sonunda bize yaptıracakları şey, yeni bir Tunceli hücumu olacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi içerisinde bulunan kürt (DTP’li) milletvekilleri, kürtlerin nankörlüklerini ve ikiyüzlülüklerini Meclis’te de savunmaktadır. Bu milletvekilleri kürsüye çıkıp, tek millet anlayışına karşı olduklarını belirtiyorlar. Bir diğeri çıkıp, terör örgütü PKK’nın siyaset yapmasının önünün açılmasını istiyor. Apo’nun yeniden yargılanması, resmi dilin Türkçe ve kürtçe olması, doğuya özerklik ve federasyon verilmesi gibi insanın vatan haini olduğunu tescilleyen isteklerini yüzsüzce dile getiren bu zevatlar, bunca şeyi, Türk Milleti’ne küfür edercesine talep ederken, hâlâ özgürlüklerinin kısıtlı olduğunu söylüyorlarsa, Tanrı kürtlerin özgür olduklarını yeryüzündeki hiçbir canlıya göstermesin. Çünkü sanıyorum kürtlerin özgürlükten anladıkları şey, bütün Türkleri öldürmekten ibarettir. Bu güzide vatanı beyhude bölmek ve yok etmek için dağa çıkan teröristlere de bu yüzden “özgürlük savaşçısı” diyorlar herhalde.

Bir insan düşünün; bu kişiye acıyıp evinizin kapılarını açıyorsunuz. Bir ay kaldıktan sonra palazlanıp evi sahiplenmeye çalışıyor ve evin iki odasına konup sizi bu o odalara sokmuyor. Siz, “kardeşim sen ne hakla benim evimi sahipleniyorsun?” dediğinizde, kendi haklarının sınırlandığını iddia ederek ve şiddete başvurarak sizi yıldırarak evden kaçırmaya çalışıyor. İşte kürtler, bu evinize aldığınız adamdan farksızdır. Bu ülkede bedavadan yaşadıklarını görmüyorlar da, buldukları yüzün astarını da almak için bütün yüzsüzlükleriyle çırpınıyorlar.

Ama artık bilmeleri gerekir ki; onlara, gördükleri tavizleri veren adamlar artık çok eskilerde kaldı. Yeni Türk nesilleri, uyanık, zeki, gözü açık ve bilinçli olarak yetişiyor. Bu yüzden de kürtlerin oluşturdukları tehlikenin fazlasıyla farkındalar. Üzülerek(!) söylemem gerekir ki artık kürtlerin şansı kalmadı. Bu millet, kürtlerden yeterince çekti, daha fazlasını çekmeye de hiç niyeti yok. Türk Milleti’nin aydın ve uygar bireyleri, kürt terörüne karşı son derece bilinçli olarak yetişiyor. Ne din kardeşliği, ne ezilmiş insanların masumluğu, ne de haksızlığa uğrayan arabesk varoş delikanlısı teraneleriyle uyutulamayacak kadar zeki ve aydınlık beyinli bir Türk nesli yetişiyor. Kürtler bundan korksun.

Hülasa kürtlerin “kürt sorunu” olarak tanımladıkları şey, kendilerini ciddiye aldırmak, cürümlerine bakmadan Türkiye Cumhuriyeti devleti ile masa başına oturup anlaşmak rüyalarını gerçekleştirme çabalarından başka bir şey değildir ve aslı yoktur. Kürt sorunu olarak tanımlanan şey, kış uykusundaki yılanların bile bir yıl uğraşsalar görmeyi beceremeyecekleri türden bir rüyadır.

Az önce söylediğimizi tekrar edelim; “bu ülkede bir sorun varsa, o da kürdün varlığıdır.”



Alttaki Yazı Gokhan1095 adlı ırkdaşımın paylasımıdır iki yazıyı birleştirme kararı aldık cünkü ikiside aynı konuları paylasıyor




KÜRT SORUNU (Mutlaka Okuyunuz)


Türkiye'de her gün kız çocukları kaçırılıp zorla fuhuşa sürükleniyor, kadınlarımız kapkaça tecavüze uğruyor, her gün şehirlerde PKK gösterileri yapılıyor, Türk bayrakları yakılıyor, otobüsler yakılıyor, her gün birkaç asker şehit oluyor. Bunları kim yapıyor? Neden ezelden beri sadece kürtler ayaklanıyor, kürtler örgüt kuruyor, kürtler kan döküyor?.. Arabamızı kaldırımın kenarına park ettiğimizde tepemize dikilip park parası isteyen, vermezsek biz yokken arabamızı çizip kaçan değnekçiler niye hep
kürttür?.. Kırmızı ışıklarda arabamızın camına yapışıp dilenenler niye hep kürttür?.. Sokakta adım başı önümüze çıkıp "abeeey nooolur bir harçlıhh viir" diye sülük gibi yapışan, vermediğimiz takdirde küfreden 10 - 15 yaşındaki madde bağımlısı yaratıklar niye hep kürttür?.. Toplumsal bir sorun haline gelen, cinayet dahi işleyen tinercilerin etnik kökenleri incelendiğinde kürt oldukları meydana çıkmıyor mu?.. Bunlar yüzünden insanlar sokakta rahat gezemez hale geldiler. Bu da bir terördür, şehirlerin göbeğindeki bireysel kürt terörüdür. Yol ortasında yakamıza yapışıp kadın pazarlamaya çalışan pezevenkler, genelev işletmecileri neden hep kürttür de başka bir şey değildir?.. İstanbul Beyoğlu'ndaki, Ankara Maltepe'deki, vs... gençlerimizi zehirleyen "bar" adlı batakhanelerin sahipleri, işletmecileri neden kürttür?.. Haraççılık ve çek - senet tahsilatı ile uğraşarak kendi halindeki insanları canından bezdiren kan emiciler niye hep kürttür? Oto galericiliği ve emlakçılık adı altında tefecilik yaparak milletin varlığını sömürenler niye hep kürttür?. .Uyuşturucu pazarlayanlar neden hep bilmemhangi aşiretin mensubukürtlerdir?.. Hüseyin Baybaşinler, Abuzer Uğurlular, Urfi Çetinkayalar nedir?.. Kız çocuklarının kaçırılıp zorla fuhuşa sürüklenmesinde, gençlerimizin uyuşturucu ile zehirlenmesinde %99 pay kürtlerin değil midir? Dört tane Hollandalı turistin (biri de erkek) ırzına geçip ikisini öldüren ve bu sayede bizi tüm dünyaya rezil eden "Alanya sapığı" lakaplı Hakan Karayavuz ve Susurluk'ta, 11 yaşındaki Türk kızı Avşar Sıla Çaldıran'ı iple boğduktan sonra cesedinin ırzına geçen Recep İpek neden kürttür?.. Taciz ve tecavüzcülerin neden büyük çoğunluğunu Kürtler oluşturuyor?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.savasavcu.com
NoLeafCLoVeR
Admin

NoLeafCLoVeR


Erkek
Mesaj Sayısı : 227
Yaş : 34
Nerden : Edirne/Enez
İş/Hobiler : Futbol
Ruh halleri : Kürt Sorunu Nedir efendiler? Iyi11
Tuttuğunuz Takım : Kürt Sorunu Nedir efendiler? 15sa4hs
Admin Puanı : Kürt Sorunu Nedir efendiler? Reputationpossscv3
Rep Gücü : 147
Rep Puanı : 3
Kayıt tarihi : 09/06/08

Kürt Sorunu Nedir efendiler? Empty
MesajKonu: Geri: Kürt Sorunu Nedir efendiler?   Kürt Sorunu Nedir efendiler? I_icon_minitimeCuma Mart 27, 2009 6:19 am

Her ikisi de uzun yıllardır aynı mesleği icra ettikleri halde, Orhan Gencebay'ın adının şimdiye dek hiçbir kötü olaya karışmaması, İbrahim Tatlıses'in ise her türlü rezilliği yapması, her çeşit suçu işlemesinin sebebi birinin Türk, diğerinin kürt olmasıdır. Bu örnekler uzayıp gider... Kısacası "kürt sorunu" bazılarının empoze etmeye çalıştığı gibi sadece PKK'dan ya da siyasi olaylardan ibaret değildir. Türkiye genelinde her türlü pis, rezil işi yapanların, her türlü adi suçu işleyenlerin büyük bir kısmı kürtlerdir. Genelev işleten kürdü, pavyon işleten kürdü, kumar oynatan kürdü, mafyacılık yapan kürdü, uyuşturucu satan kürdü, yankesicilik, hırsızlık, kapkaç yapan kürdü, kaldırımları parselleyen kürdü, ırza tecavüz eden kürdü emperyalistler kışkırtmıyor, PKK ile de ilgileri yok... Taşıdıkları kanın gereğini yerine getirerek bu suçları işliyorlar.

Sosyal açıdan değerlendirdiğimiz kürt meselesine bir bütün olarak bakıyoruz ve bunların topluma zarar veren yaratıklar olduğu konusunda tüm Türkleri bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Kürtlerin 2050 yılında Ortadoğudaki nüfuslarının 87 milyon, Türkiye'deki nüfuslarının ise 57 milyon olacağı belirtiliyor. Bunlar doğru verilerdir, yani bir sallama söz konusu değildir, hatta az bile verilmiştir. Çünkü çarpraz üreme, yani 8 çocuğun diğer 8 çocukla ilerde evlenecekleri düşünülüp onların çocuklarının da çarpraz olarak üreyecekleri düşünülürse bu tablo yetersiz kalmaktadır. Ayrıca bu süre içinde milyonlarca Türk kürtlerle karışarak kürtleşecektir.
Türklerin nüfus artış oranı ise bugün neredeyse Avrupa ülkeleri seviyesine inmiştir. Türk illerinde doğum kontrol uygulamasını teşvik ederek Türklüğün kuyusunu kazan devletimizin alçak siyasetçileri; Güneydoğuya verdiği çocuk yardımları ile kürtlerin üremelerini teşvik etmektedir. Üremeyip de ne yapsınlar? Devlet Bakanı Beşir Atalay'a bağlı Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu (Fak - Fuk - Fon) başta Muş olmak üzere nüfusun %95'inin Kürtlerden oluştuğu bazı doğu illerinde çocuk başına para kampanyası başlatmıştır. Bu durum zaten çok hızlı üreyen kürtlerin daha da fazla üremesi demektir.

Yapılan yardımların miktarları:
İlköğretime devam eden erkek öğrencilere ayda 20 YTL
İlköğretime devam eden kız öğrencilere ayda 23 YTL
Ortaöğretime devam eden erkek öğrencilere ayda 28 YTL
Ortaöğretime devam eden kız öğrencilere ayda 39 YTL
Sağlık yardımı olarak her çocuğa ayda 15 YTL
Her anne adayı için gebeliğin ilk 7 ayında ayda 18 YTL
Her anne adayı için doğumda 50 YTL

Çocuk yardımı çok hızlı üreyen kürtlerin ağırlıklı olduğu şehirlere değil, üreme hızı sıfır olan Türklerin yaşadığı şehirlere yapılmalıydı. Fakat AKP (Arap Kürt Partisi) bu şekilde uygun görmüş. Neden acaba? Kürtler ne kadar çok çocuk yaparlarsa, o kadar çok para kazanıyorlar. 10 çocuğa sahip bir aile, çocuk başına ayda 15 YTL'den toplam 150 YTL para alıyor. Doğum ve okul için yardımlarıda eklersek 10 çocuklu bir ailenin devletten aldığı para ayda 500 YTL'yi geçiyor. Birkaç ay önce gazete ve televizyonlarda şahane bir haber vardı.Diyarbakır'da bir Kürt dişisi 8 yavrusundan sonra, 9.sunu
ikiz olarak peydahlarken, çocuklar ölüm tehlikesine giriyor ve Türk askeri doktorları gelip bebeleri kurtarıyor, hastanede kuvöze koyuyor. Bu sefer Van'dan, yine süper bir haber var. 68 yaşında bir Kürt, 26 yaşındaki ikinci karısından 13. yavrusunu peydahlamış. Toplam 13 çocuğu 100 kadar torunu varmış, artık başka çocuk istemiyormuş, yorulmuş.Gazeteci, "bu kadar çocuğa bu fakirlikle nasıl bakıyorsunuz?" dediğinde, Kürdün cevabı harikaydı. "Kaymakamlık gerekli her tür yardımı yapıyor, hiç bir sorunumuz olmuyor" !!! Sakın kimse bunu insanlıkla, hümanizmle, devletin vatandaşının hayatını koruma ilkeleri ile falan açıklamaya kalkışmasın. Benim ülkeme göz dikmiş bir halkın, benim vergilerimle beslenip daha çok üremelerini sağlayıp on milyonlarca asalak yaratmanın hiçbir ilke ile ilgisi yoktur. Bu rejimin kendisinin kurucusu olan asli unsura, yani Türklere ihanet etmek açısından devşirme Osmanlı'dan hiçbir farkı kalmamıştır. Gayet açıkça Türkler özendirilip en sıkı şekilde nüfus planlaması uygulanırken, Kürtlerden elektrik, su parası bile alınmayıp, nüfuslarını iyice arttırıp Türkleri geçebilmelerine çanak tutulmaktadır. Ülke genelinde kaçak elektirik oranlarına göz atalım.
Şanlıurfa % 66.7, Diyarbakır % 62.7, Hakkari % 62.5, Mardin % 59.3, Van % 58.0, Şırnak % 52.0,
Batman % 51, Muş % 50, Bitlis % 48.0, Siirt % 48.0, Kastamonu % 4, Trabzon %5,4, Giresun %3,5
İşte kaçak elektirik tablosu. Yoruma gerek var mı? Nihai amaçlarını gerçekleştirmek için ne cesaretleri ne zekaları ne de kültürleri olan bu etnik cemaat, tek yolu Tanrı'nın kişilere verdiği doğal içgüdüyü (üreme) bir savaş silahı olarak kullanmakta bulmuş durumdadır. Yakın bir gelecekte nüfusu 100 milyon - ki bunun en aşağı yarısı kürt olan bir Türkiye çocuklarımızı bekliyor... Bayrak aynı bayrak, sınırlar
bozulmamış, isim değişmemiş ama ortada ?Türk? kalmamış. Birkaç milyon kalmış elbette ama onlarda tedirgin yaşıyorlar. Ortada Brezilya gibi, lisanı, soyu sopu karışık, ırk çorbası bir ülke.. Ama hala müslüman... Bizim için bir yıkım olan bu durum, 72 millete bir göz ile bakan? hümanistlere bir rahatsızlık vermez. Yaşadığımız topraklarda şu an için en büyük tehlike kürtlerdir. Dün bunu inkar edenlerin savunduğu fikirler, kürtlerin gerçek yüzlerini göstermesiyle bugün bir bir intihar ediyor.

Bu cümleleri okuduğunuzda etkisi altında kaldığınız propaganda yüzünden yargılayıcı duygulara sahip olabilir; kürtlere karşı katı bir tavır alma diye düşünebilirsiniz. Fakirlik, eğitimsizlik gibi onlarca sebep sıralayıp, sosyal yalanlar uydurup, hergün sizin veya tanıdıklarınızın payına düşeni bir şekilde aldığı
yanıbaşınızdaki kürt terörünün varlığını inkar edebilirsiniz. Bunları düşünmek sizi rahatlatır. Kürdofil medyanın enjekte ettiği bu uyuşturucu sizi olan bitenden uzaklaştırabilir.Ancak gerçekleri değiştiremez.

Gerçek aciz değildir. Gerçekleri kim anlatacak? Kim gösterebilecek ezilmiş sandığınız Kürtlerin her gün yanıbaşınızda yaptığı ahlaksızlık ve saldırganlığı? Kerkük'te arkasına ABD'yi alınca Türkmenler'i katleden bu aşağılık topluluğun eline fırsat geçtiğinde uyguladığı baskıdan kim söz edecek? Okuldan, işten dönüp televizyonu açtığınızda tüm kanalları kaplayan Kürt dizileri ile mi bilinçleneceksiniz; yoksa PKK'ya yardım edip sonrada kasetleri Türkler tarafından kapışılan, konserlerinde izdiham yaşanan kürt
ibo, mahsun, berdan, keko, şavata, ahmet kaya, özcan ve hergün yenisi çıkan şarkıcı bozuntuları ile mi? Sol merkezli görüş onlara herkesten fazla sahip çıkıp tabanını genişletmeye çalışırken, yıllar sonra kullanılıp bir kenara atılacağının farkında değildi. Sağ tarafta durum daha da vahimdi. Açıkça bir kürt milliyetçisi olan Said-i Nursi'nin kitapları elden ele dolaşıyor, Kürtler ırkçılıklarının dozunu giderek arttırırken inançlı Türkler din kardeşliği masalı ile uykuya çoktan dalmış oluyordu. Ancak bunların içinde belki de en acı olanı, kürtler tarafından aldatılmayı halen gururuna yedirip itiraf edemeyen sözde milliyetçilerin (!) durumudur. PKK ve Apo'yu Ermeni, dağdaki kürtleri kandırılmış, sokaktakileri de kardeş ilan eden ülkücü anlayışın Türklere verdiği zarar gelecekte tarih kitaplarına konu olacaktır.

Gerçeği daha fazla inkar etmek anlamsız. Bu son perdedir. Bir yandan ABD talimatlı kürt dizileri, diğer yandan Avrupa tavsiyeli gelin-kaynana programları ile giderek daha fazla esir şehrin insanlarına benziyorsunuz. Kürtlerin hızla neden ürediklerini ve yayıldıklarını anlatıp, önlem almaktan bahsedenlere onlardan önce siz karşı çıkacaksınız. Çünkü bulanık gözleriniz mahallenizde bir eve doluşup, ahlaksızca ve bilinçli bir şekilde üremeye devam eden kürtleri değil ancak dizidekileri seçebilecek. Artık sokakta sizin ve yakınlarınızın canını yakan tinerciler denince bunun tek sebebi olan kürtleri düşünmeyeceksiniz bile. Eğitimsizlik,fakirlik,sosyal adalet gibi kavramların arasında boğulacak; kafanızı toplayıp gerçek soruyu asla soramayacaksınız. PKK denince aklınıza kürtler gelmeyecek. O dış güçlerin oyunuydu diyecek, bitti sanacak; öldürülen binlerce teröristin kaç milyon akrabası ve sempatizanı olduğunu hesaplayamayacaksınız. İlköğretim çağındaki kız çocuklarına dahi askıntı olup, fırsat bulunca her türlü kötülüğü yapanların onlar olduğunu bilmek istemeyecek; kürtler göç etmeden önce şehrinizin ne kadar huzurlu olduğunu anl atmaya çalışanları duyamayacaksınız. Söz azınlık haklarından açıldığında,Kerkük'te Türkçe ders verdiği için eğitim yuvalarına bile saldıran kürtlerin hakkını onlardan çok savunduğunuzun farkında olmayacaksınız. Sosyal eşitsizlik denince aklınıza sadece ekranda gözünüze sokulan Güneydoğu illeri gelecek. Ülkenin en yoksul beş ilinden ikisi olan Gümüşhane'nin, Kastamonu'nun neden suçlu üretmediğini anlayamayacaksınız. Karadeniz Bölgesinde elektriği ve suyu dahi olmayan köyleri hiç bilmeyeceksiniz. Toplum olarak düzenimizi, birey olarak yaşantımızı, aile olarak huzurumuzu ve millet olarak sağlımızı bozan kürtlerin yarattığı tehlikeyi hala inkar etmek eğer gaflet değilse, nedir?

Kürtlerin yaptıklarını es geçip kabahati dış güçlerde aramakta hiç gerçekçi değil. Bu topluluk tarafından icra edilen Kapkaç, yankesicilik, hırsızlık, töre cinayetleri, taciz, gasp, beğendiği kızı şehrin orta yerinde kaçırıp ırzına geçerek evliliğe zorlama, etnik dayanışma ile gittiği tüm yerleri hegamonyası altına alıp kendisinden başkasına yaşam hakkı tanımama, haklı haksız her mecliste sadece kendisinden olduğu için birbirlerini destekleme, çocuk kaçırma, sapıklık, 9-10 yaşlarında çocukların tecavüz edilip öldürülmesi, elektrik su parası ödememe, vergi ödememe, sahteciliklerle asalak gibi yaşama, turistlik kasabaları ele geçirerek hem yerli halka, hemde turistlere zarar verme, devletin her imkanını sömürme, trafik magandalığı, şehir magandalığı, haraç toplama, liselerde, ilkokullarda çeteler kurup diğer öğrencileri sindirme, sahip olduğu feodal kültürü yaşadığı yere uydurmaya çalışma, uymayanlara zarar verme, sıcak para getiren tüm iş kollarına zor kullanarak hakim olma? Gibi mevhumları hangi dış güçler kürtlere nasıl yaptırıyor? Merak ediyorum. Arkadaşlar, sorun "kürtçülük" "bölücülük" veya "terör" değildir. Sorun kürdün ta kendisidir. Teröristi, esnafı, işadamı, öğretmeni, manavı, dolmuşçusu, garsonu, sapığı, eşkiyası, kapkaççısı, anarşisti....hepsi aynıdır. Türk milleti için şu an aleyhte bir faaliyet göstermeyen kürtler olabilir, ancak bunların vadesi sonsuz değildir. Kaldı ki o "sadık kürt" bile sokaklarda, işyerinde veya okullarda gene Kürtlüğünün gereğini icra edecektir. Kürtlüğün gereğinin ne olduğunu ise hepimiz biliyoruz. Artık "Kürt bölücülüğü" diye bir sorun olmadığı, gerçek sorunun adı "kürt yayılması" olduğu halde bazıları ısrarla "bölücülük" diye yanıltıcı adlandırmalarla uğraşıyor. Bazıları da dış güçlerin maşası, piyonu kafasız, zavallı, korkulmaya değer olmayan kürdler? Söylemini bulmuşlar. Böylece esas büyük suç, Kürtlerin üstünden alınıp kim olduklarını kendilerinin bile net tarif edemediği, gizem perdelerinin arkasındaki yüce dış düsman güçlere yükleniyor. Hem de Kürt tehlikesi küçümsenip stratejik bir politika boyutuna indirgeniyor. Oysa ki sorun stratejik veya magazinsel sorun olmaktan daha vahimdir.
Turkiye Cumhuriyeti devletinin kimliğini, kurucu ve asli unsur olarak tekelinde tutan Türk ırkının nüfus itibariyle gelecekte aynı şekilde tekelinde tutup tutamayacağı, yani var olma , yok olma mücadelesidir. Ayrıma dikkat edin. Eğer dış güçlerle Kürtlerin Türk milletine karşı bir ilişkisi varsa, bu ilişki maşalık değil işbirliğidir. Ne maşası, ne kandırması? Kürtlerin çıkarları dış güçlerinkiyle örtüşüyorsa kandırmaya ne gerek var? Kürtler saflar, kandılar, komploya düşüyorlar, onun için çoğalıp Türkiye'de çoğunluk olacaklar. Vay be. Canına minnet adamın böyle kandırılma. Aynı mavalları Osmanlı yönetimi de 100-150 sene önce Yunanlılar ve Ermeniler için söylüyordu. Güya Yunanlılar yutacak ya. "Biz sizinle asırlarca kardeşçe yaşadık, Batılılar bizi kendi çıkarları için kışkırtıyorlar, alet ediyorlar" diye anlattılar durdular. Yunanlılar ne kadar aptalmış ki alet oldular da aleyhimize topraklarını 3 kat büyüttüler, hala da büyütüyorlar. Bu devirde kimse oyunagelip saflığından başkasının maşası olmaz. Avrupalıları Tanrı sanıp inci boncuk karşılığında birbirlerine saldıran Kızılderililer yok. Dünyamızda şu an olabilecek, sadece çıkar ve güçbirliğidir.

SON SÖZ : Bu belanın üstesinden gelebiliriz. Yeter ki buna inanalım

ALıntıdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.savasavcu.com
 
Kürt Sorunu Nedir efendiler?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» E-Kitap Nedir?
» Dramatik Sanatlar Nedir?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
NetkoLik :: Gündem :: Türkiye'ye Sahip Çık-
Buraya geçin: