NetkoLik
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Net Sarhoslarının Sitesi
 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mutlak Yalnızlık Kuramı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
-sütLü-püsqüüt-
Süper Moderator
Süper Moderator
-sütLü-püsqüüt-


Kadın
Mesaj Sayısı : 272
Yaş : 34
Nerden : çanakkale
Ruh halleri : Mutlak Yalnızlık Kuramı Karisik
Tuttuğunuz Takım : Mutlak Yalnızlık Kuramı 9u915e
Admin Puanı : Mutlak Yalnızlık Kuramı Reputationpossscv3
Rep Gücü : 217
Rep Puanı : 2
Kayıt tarihi : 24/02/09

Mutlak Yalnızlık Kuramı Empty
MesajKonu: Mutlak Yalnızlık Kuramı   Mutlak Yalnızlık Kuramı I_icon_minitimeSalı Mart 17, 2009 5:01 am

Okudukların yaşadıklarımdan daha gerçek değil. Çünkü ne gerçek ne değil ayırt edemeyeli insan oğlu gölgesinde dilsizleri saklayıp dilinde iğnelerle avaz avaz; bir yalanı daha haykırıyor dünyaya loş bir odadan saatlerce.

Güzel dudaklarına yapışıp bir yosmanın terli ve yorgun yine saatlerce aşk diye kendini kandırıyor. Bilmiyor ki o yosma değil değil bu aşk; kendi şeytanıyla kendi şerrini öldürüyor.

Bir dakika olmamış bir gerçeği daha tüketeli; umut tükenir inanç tükenir de... Belasını versin mi versin be.

Bir tek kendini kandırıyor insan; gerçek diye hayaller diye hayat diye huzur tükenir.

Merak etme. Çizilir yine söylenir. Çünkü yalnızsındır çaresizsindir geceler her zaman kasvetlidir ve diğer nedenlerdendir bir sonraki molaya kadar kendini tüketmek için suç ortağı arayışın.

Mazinden bir ses bul sokaklardan bir yüz seç ona aynada bir ifadeni beğen. Desin ki: Seni kendi çocuğum kadar çok sevdim ne suçun var ne günahın. Tanrı kadar taptım sana. Senmişsin meğer biz birmişiz. Olmayacağına inat seni olur bildim. Sonra anla ki o ben değilim ben o değilim. Seni çok sevdim...

Şimdi hepsini unut.

Çünkü bir yalanı ikame etmeye çalışıyorsun eksikliğinle bu dünyanın yalan olduğunu söylerken ağız dolusu önüne gelen her yerde. Gerçekler başka.

Mesela...

Acını tane tane anlatmanı istediklerinde sinirleneceğini bildiğimden hiç üstüne düşmedim. Üçer üçer anlattın beşer beşer. Beşer anlamadı derdini. Önemsemdiğinden sana gerçeklerden bahsetmek istemedim. Çocukları anlatayım dedim onların kaygısı çimenin kaygısı kadardı. Çok sevdin çocukları. Sonra kendime ihanet edemedim söyledim.

O çocukları öldürdüler.

Üç tane pragmatist pezevenkle beş tane faşist puşt. Sonra bana küstün biliyorum. Ama devamını anlatmadım kuzum. Cenaze namazını da üç beş yavşak kıldı o çocukların.

Bunların hiçbirini görmek istemedin.

Ben burada doğdum bu topraklarda büyüyüp ölecektim şu ağacın altında elbette bir gün. Ama bir sokak başında öldürüldüm. Bir gün de değil her gün. Hırçın poyraz esti anıldı çirkin ismiyle ölüm. Kızıl toğrağı kutsayan aşktı belki; ama ayaz geçti kaldı sızısı. Yalnız olduğu sanrısına mahkum on binlercesi o sokağın başında toplanamadığımız için buydu ödül.

Tamam... İki satır seni ağlatabiliyorsa insansın belki; hatta ne kadar insansan o kadar ağlarsın. Kimseyi yıkmadın hiçbir yeri yakmadın biliyorum; ama bu gece şarlatanlarımızla dans edeceğiz o sokağın başında elimizde meşaleler. Ateşe vereceğiz cesur bencil kaba ve aptal insanlığın mabedlerini. Çoğuna inanmadıkları dualarıyla ve duvarlarıyla bir olmuş yalnız insanlık ve bilhassa yalnızlığın kendisi bir gün susacak.

İşte o gün mutlak yalnızlığın kuramı yazılacak meydanlarda bayrak bayrak çığlık çığlık.

Bu kadar muhteris olma yani dostum sonunda ödül yok; ne yalnızlığın ne de ne idüğü belirsiz acıların.

Yalnız değilsin.

Kara kalemlerle yazıp çizeceğiz. Sonra kırmızıyla emin olmadığımız yerleri işaretleyeceğiz. Sinirleri alınmış iri bir parça biftek olacağız her birimiz bırakacağız çiğnesin panzerler etimizi kemiğimizi gururumuzu.

Bir gün de ne kadar fedakar olduğumuzu böyle görelim.

Bırakalım yahu! Uygun adım muşmula taburu selam dursun bir kez de şanlı yalnızlıklarımıza ithafen. Başarısız vicdanların saplantılı ruhların ve henüz yaratamadığımız onlarca yokluğun diye uzayıp giden de bir listenin sahibi biziz. Demek ki adalet değil mülkün temeli. Mülkte adalet aramak bile ancak gülüp geçtiğin tuvalet kapısı espirileri gibi. Bırak yakalım insanlığı bu gece sokaklarda omuz omuza yalnızlığımızı alır.

Ne senden bu dünyada bir tane var ne benden ne de ondan. İyiyiz kötüyüz veya deliyiz diye de idare edemeyeceğiz artık birbirimizi. Tükendik artık şakası kalmadı. Ne deli olduğumuzu ne de yalnız olduğumuzu söyleyeceğiz artık bir diğerimize.

Yalnız değiliz.

Mıymıntı ana kusuzu sözler yüreğime batıyor artık lastik ördek misali. Anlayacağın bıktım usandım artık yalnızlık edebiyatından. İnan yalnız da değilim bunu söylerken. Topluma o denli yabancılaştığım çarptı yüzüme tokat gibi sokağa çıktığım bir akşam arkadaşlarımla. Sen vardın ben vardım o vardı... Dar sokakların yayvan ve uğuldayan gölgeleri iki adam boyu belki; peşimsıra düşmandı yalnızlığa.

Şimdi biliyorum.

Gün gelecek açağız kanatlarımızı gökyüzüne ve düşecek gölgesi dünyaya. İşte o an karanlığa boğulacak kutsal aydınlık ve üşüyecek sıcak yatağında uyuyan yalnızlığımız. Gün gelecek gece yükselecek.

Ve o karanlık gün hepbir ağız şu mısraları söyleyeceğiz:

Kurulmamış bir imparatorluğun
Henüz doğmadığından
Ölü sayılır
Milyonlarca muhafızı

Bekliyoruz

Zengin toprağın fakir çocukları
Ya aşkı seçecektik
Ya hiçliği

Devran dönmedi devler devrilmedi
Aşık öldü aşk bitti

Fakir toprağın gönlü zengin çocukları da olamadık

Şimdi

Nesillerce yüklü öfkemiz
Hiçliğin de ta kendisiyiz

Bekliyoruz

Siyah bayraklarla
Beyaz binaların üzerinden geçmeyi



Onur Erbas
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mutlak Yalnızlık Kuramı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
NetkoLik :: Genel Kültür :: Kültür :: Edebiyat-
Buraya geçin: