Bu kadar mı? Diyordu: Bu kadar mıydı? Sevgin.
Ya ne sandın seni sevdiğimi mi? Dedi "DELİKANLI"
Kız yıkılmıştı. İşte tam o anda birşey söylemedi. AĞLIYORDU, telefonda sessizce.Bir ara Delikanlı kızın hıçkırıklarını duydu.
Ne o? Yoksa ağlıyormusun? Değermi? Senin ayrıldığını söyleriz. Benim için farketmez.
Genç kız hıçkırıklar içinde çıkan boğuk sesiyle bardağı taşıran son söz
dayanamadı. Anlamadın mı? Sersem sen veya ben ne farkeder?
Ayrıldığımıza ağlıyorum.
"Delikanlı"Sustu!..
Oysa genç kız bunları söylerken onu "SEVİYORDU". Daha öncede sevmişti.
Hep sevecekti. Ama yapacak bişey yoktu. Bu sözler karşısında direnen
gururu vardı. "GURUR ve SEVGİ"ne kadar ters kelimeler ve sonunda SEVGİ
terazide ağır bastı.
Telefonu kapatırken delikanlı soğuk bir sesle "ELVEDA" genç kız ise
gururunu ayaklar altına alarak son bir defa "SENİ SEVİYORUM"dedi.
Telefonu kapatırken delikanlı düşündü... NİYE? NİYE YAPMIŞTI? Oysa onu
o anda seviyordu bir anlık GURUR,ufacık birşeye olan SİNİR,vazgeçerim
sanmıştı ama adı üstünde AŞKtı bu.Hiçbirşey onu kaybetmeye
değmezdi.Derhal tekrar aradı. Fakat telefon cevap vermedi. Genç kızın
evine gitti. Kalabalık vardı. Şaşırdı acı bir SİREN sesiyle irkildi.
Biraz sonra içeriden ağzının kenarında kan bulunan SOĞUK BİR CESED
çıktı. Delikanlı yıkılmıştı ve gözyaşlarını tutamadı. Elveda
dememiştim.UYAN ! UYAN! UYAN!dediysede duymadı genç kız bir ara
delikanlı kızın elindeki kurumuş kağıdı gördü. Buğulanmış gözlerini
silerek kağıdı okudu ve Genç kız şöyle yazmıştı: